Tecrit İşkencedir! Sohbet Hakkı Uygulanmalıdır
:: Devrimcilik :: Tecrit
1 sayfadaki 1 sayfası
Tecrit İşkencedir! Sohbet Hakkı Uygulanmalıdır
'Tecrit İşkencedir! Sohbet Hakkı Uygulanmalıdır' Türkiye Hapishanelerinde
Tecrit Gerçeği Sempozyumu
Ülkemiz hapishanelerindeki tecrit, 16 Kasım'da Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü'nde gerçekleştirilen, "Türkiye Hapishanelerinde Tecrit Gerçeği" sempozyumunda bir kez daha lanetlendi ve tecritin kaldırılması için mücadele kararı alındı.
TAYAD, İHD, TUYAB, TOHAV ve Dünya Doktorları tarafından organize edilen ve çeşitli kurumların konuşmacı olarak katıldığı sempozyumda, tecritin politik amaçlarından, insan sağlığı üzerindeki etkileri ve hapishaneler tarihine kadar bir çok konuya değinildi.
"Umarım Tecritin Kaldırılmasında Bir Adım Olur"
Metris hapishanesinde işkence ile katledilen Engin Çeber için saygı duruşu yapılarak başlayan sempozyumda MDM adına konuşan Fransız doktor Bernard Granjon; tecritin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini anlatarak, "umarım bu panel tecritin kaldırılması yönünde olumlu bir adım olur" dedi.
Ahmet Kulaksız (TAYAD): "Engin Çeber'i F Tipi Zihniyet Öldürdü"
TAYAD'lı Ahmet Kulaksız Engin Çeber'in ölümünün bir sonuç olduğuna değinerek "Engin Çeber F Tipi hapishanede ölmedi ama F Tipi zihniyetin yarattığı bir sonuç yüzünden öldü" dedi. Kulaksız, büyük bedeller ödeyerek kazanılan sohbet hakkına demokratik güçlerin gereken değeri vermediklerini de söyleyerek tüm demokratik kurumların tecritin kalkması için mücadele etmesi gerektiğini belirtti. Kulaksız'ın konuşması sırasında dinleyicilerin duygulu anlar yaşadığı gözlendi.
Kulaksız'ın ardından konuşan TİHV'den Şükran İrençin ve TOHAV'dan Veysi Ülgen tecritin insan sağlığını tehdit ettiğini ve ceza sisteminden çıkarılması gerektiğine değindiler.
Corinna Gal (Dünya Doktorlarından): "Hem Kısa Hem de Uzun Vadeli Olumsuz Etkileri Vardır"
Doktor Gal Türkiye hapishanelerinden yeni çıkan siyasi tutsaklar üzerinden toplanan yirmi kadar gözleme dayanan çalışmasını akta-rarak tecriti anlatan bu gözlemlerinde işkencenin eşlik etmediği hapishane görmediklerini söyledi. Gal, tecritten çıkmış bir kişinin şu sözlerini aktardı: "Beş çocuğum var ve onlarla ne yapacağımı bilemiyorum. Aramızda bir diyalog eksikliği var. Hapiste geçen bunca uzun zamandan sonra onları tanımıyorum". Gal ayrıntılı olarak sunduğu çalışmasının ardından "Uzun Süreli ve Tecrit Sistemindeki Hapsedilmelerin Fiziki ve Psikolojik Sonuçları" başlıklı raporu okudu.
Panayotis İokamidis (Yunanistan Adliye Çalışanları Sendikası Başkanı): "Her Direniş Bir Tohumdur, Birgün Mutlaka Yeşerir!"
35 yıl önce cuntanın tanklarla saldırdığı ve birçok kişiyi öldürdüğü Politeknik Okulu'nda ölenleri anarak konuşmasına başlayan İokamidis cuntaların zalim olduğunu o gün Politeknik Okulu'nda birçok kişiyi öldürdüklerini ama bir yıl sonra cunta rejiminin devrildiğini, hapishanelerdeki direnişleri anlattı. "Gücümüz yettiğince sizlere yardımcı olmaya çalışacağız" diyerek desteklerini sunarken şairin "Tarlaya bir tohum atılır bu yeşerir... yolculuk zor ama mutlaka hedefe ulaşılacaktır" dizeleriyle sözlerini bitirdi.
Sempozyumun ikinci bölümünün sunucusu İsmet Yurtsever ikinci bölümün konuşmacılarını tanıttı.
Avukat Güray Dağ (ÇHD): "Hepimize Görev Düşüyor"
Kanunun hapishanedeki tutukluları rehabilite edilecek, yaptıklarından pişmanlık duyacak insanlar haline getirmeyi öngördüğünü, disiplin cezalarıyla tecritin gittikçe ağırlaştırıldığını anlatan Dağ, Ne İnfaz Hakimliği'nin, ne de Ağır Ceza Mahkemeleri'nin şimdiye kadar itiraz edilen hiçbir disiplin cezasını bozmadığını, bu mekanizmaların yalnızca AB'nin gözünü boyamak için konduğunu belirtti. Dağ, 45/1 sayılı genelgedeki sohbet hakkının uygulanması için herkesin üstüne düşen görevi yapması gerektiğini söyledi.
Avukat Behiç Aşcı (TAYAD Başkanı): "Tek Bir Hakları Var; O da Sohbet Hakkıdır"
"Büyük direniş ve hayatlarını feda eden 122 insan bugün bizimledirler. Bu salondadırlar. Bizi izli-yorlar. Bizlere armağanları olan sohbet hakkını uygulatmak için ne yaptığımıza bakıyorlar. Bugün kesinlikle diyebiliriz ki hapishanelerde bulunan tutuklu ve hükümlülerin tek bir hakkı vardır; o da sohbet hakkıdır" diyen Aşcı bu hakkın tecridi ortadan kaldırmamakla birlikte, tecridin var olduğunun kabul edilmesi ve somut bir adım olması niteliğiyle önemli olduğunu vurguladı. Bu hakkın uygulanması için TAYAD'lıların bir kez daha Ankara Abdi İpekçi'ye gideceğini anlatarak sözlerini tamamladı.
Behiç Aşcı'nın ardından konuşan TUYAB'dan Semiha Köz ve İHD İstanbul Şubesi'nden Ümit Efe kanunların ve genelgelerin keyfi uygulandığına değinerek tecritin hukuki bir dayanağının olmadığını söylediler.
Mehmet Esatoğlu (Tecrite Karşı Sanatçılar): "Ne Gerekirse Yapacağız"
Esatoğlu kendilerine sanatçı olarak Nazımları, Rıfat Ilgazları ve Sabahattin Alileri örnek aldıklarını söyleyerek başladı konuşmasına. Behiç Aşcı'nın ölüm orucu direnişiyle birlikte duyarlı sanatçılardan bir platform oluşturduklarını söyledi. Sanatçılar olarak tecrite karşı yaptıklarını anlatan Esatoğlu bundan sonra da ne gerekirse yapmaya hazır olduklarını söyledi.
Üçyüzden fazla kişinin katıldığı sempozyum 18 Kasım günü TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nde sempozyumun sonuç bildirgesinin açıklanacağı basın toplantısının duyurusu ile sona erdi.
Sonuç Bildirgesi:
Sempozyumun, TAYAD, TUYAB, İHD İstanbul Şubesi, TOHAV, THİV, Dünya Doktorları (MDM); ÇHD İstanbul Şubesi, Tecrite Karşı Sanatçılar, Yunanistan Mahkeme Çalışanları Federasyonu (ODYE) tarafından imzalanan ve 18 Kasım'da TMMOB'da açıklanan sonuç bildirgesinde şu talepler sıralandı:
• Tecrit bir işkencedir. Ve kesinlikle yasaklanmalı ve ortadan kaldırılmalıdır...
• Bu süreç içinde, ilk adım olarak; haftada 10 kişi 10 saat sohbet hakkı uygulanmalıdır...
• Keyfi uygulamalara ve disiplin cezası uygulamalarına, hak ihlallerine, işkence ve kötü muameleye son verilmeli, sorumluları cezalandırılmalıdır...
• Bu uygulamaların engellenmesi için, içinde demokratik kitle örgütü, meslek odaları ile tutsak yakınları temsilcilerinin de yer aldığı, "izleme kurulları" oluşturularak, denetlenmesine olanak sağlanmaladır
Tecrit Gerçeği Sempozyumu
Ülkemiz hapishanelerindeki tecrit, 16 Kasım'da Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü'nde gerçekleştirilen, "Türkiye Hapishanelerinde Tecrit Gerçeği" sempozyumunda bir kez daha lanetlendi ve tecritin kaldırılması için mücadele kararı alındı.
TAYAD, İHD, TUYAB, TOHAV ve Dünya Doktorları tarafından organize edilen ve çeşitli kurumların konuşmacı olarak katıldığı sempozyumda, tecritin politik amaçlarından, insan sağlığı üzerindeki etkileri ve hapishaneler tarihine kadar bir çok konuya değinildi.
"Umarım Tecritin Kaldırılmasında Bir Adım Olur"
Metris hapishanesinde işkence ile katledilen Engin Çeber için saygı duruşu yapılarak başlayan sempozyumda MDM adına konuşan Fransız doktor Bernard Granjon; tecritin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini anlatarak, "umarım bu panel tecritin kaldırılması yönünde olumlu bir adım olur" dedi.
Ahmet Kulaksız (TAYAD): "Engin Çeber'i F Tipi Zihniyet Öldürdü"
TAYAD'lı Ahmet Kulaksız Engin Çeber'in ölümünün bir sonuç olduğuna değinerek "Engin Çeber F Tipi hapishanede ölmedi ama F Tipi zihniyetin yarattığı bir sonuç yüzünden öldü" dedi. Kulaksız, büyük bedeller ödeyerek kazanılan sohbet hakkına demokratik güçlerin gereken değeri vermediklerini de söyleyerek tüm demokratik kurumların tecritin kalkması için mücadele etmesi gerektiğini belirtti. Kulaksız'ın konuşması sırasında dinleyicilerin duygulu anlar yaşadığı gözlendi.
Kulaksız'ın ardından konuşan TİHV'den Şükran İrençin ve TOHAV'dan Veysi Ülgen tecritin insan sağlığını tehdit ettiğini ve ceza sisteminden çıkarılması gerektiğine değindiler.
Corinna Gal (Dünya Doktorlarından): "Hem Kısa Hem de Uzun Vadeli Olumsuz Etkileri Vardır"
Doktor Gal Türkiye hapishanelerinden yeni çıkan siyasi tutsaklar üzerinden toplanan yirmi kadar gözleme dayanan çalışmasını akta-rarak tecriti anlatan bu gözlemlerinde işkencenin eşlik etmediği hapishane görmediklerini söyledi. Gal, tecritten çıkmış bir kişinin şu sözlerini aktardı: "Beş çocuğum var ve onlarla ne yapacağımı bilemiyorum. Aramızda bir diyalog eksikliği var. Hapiste geçen bunca uzun zamandan sonra onları tanımıyorum". Gal ayrıntılı olarak sunduğu çalışmasının ardından "Uzun Süreli ve Tecrit Sistemindeki Hapsedilmelerin Fiziki ve Psikolojik Sonuçları" başlıklı raporu okudu.
Panayotis İokamidis (Yunanistan Adliye Çalışanları Sendikası Başkanı): "Her Direniş Bir Tohumdur, Birgün Mutlaka Yeşerir!"
35 yıl önce cuntanın tanklarla saldırdığı ve birçok kişiyi öldürdüğü Politeknik Okulu'nda ölenleri anarak konuşmasına başlayan İokamidis cuntaların zalim olduğunu o gün Politeknik Okulu'nda birçok kişiyi öldürdüklerini ama bir yıl sonra cunta rejiminin devrildiğini, hapishanelerdeki direnişleri anlattı. "Gücümüz yettiğince sizlere yardımcı olmaya çalışacağız" diyerek desteklerini sunarken şairin "Tarlaya bir tohum atılır bu yeşerir... yolculuk zor ama mutlaka hedefe ulaşılacaktır" dizeleriyle sözlerini bitirdi.
Sempozyumun ikinci bölümünün sunucusu İsmet Yurtsever ikinci bölümün konuşmacılarını tanıttı.
Avukat Güray Dağ (ÇHD): "Hepimize Görev Düşüyor"
Kanunun hapishanedeki tutukluları rehabilite edilecek, yaptıklarından pişmanlık duyacak insanlar haline getirmeyi öngördüğünü, disiplin cezalarıyla tecritin gittikçe ağırlaştırıldığını anlatan Dağ, Ne İnfaz Hakimliği'nin, ne de Ağır Ceza Mahkemeleri'nin şimdiye kadar itiraz edilen hiçbir disiplin cezasını bozmadığını, bu mekanizmaların yalnızca AB'nin gözünü boyamak için konduğunu belirtti. Dağ, 45/1 sayılı genelgedeki sohbet hakkının uygulanması için herkesin üstüne düşen görevi yapması gerektiğini söyledi.
Avukat Behiç Aşcı (TAYAD Başkanı): "Tek Bir Hakları Var; O da Sohbet Hakkıdır"
"Büyük direniş ve hayatlarını feda eden 122 insan bugün bizimledirler. Bu salondadırlar. Bizi izli-yorlar. Bizlere armağanları olan sohbet hakkını uygulatmak için ne yaptığımıza bakıyorlar. Bugün kesinlikle diyebiliriz ki hapishanelerde bulunan tutuklu ve hükümlülerin tek bir hakkı vardır; o da sohbet hakkıdır" diyen Aşcı bu hakkın tecridi ortadan kaldırmamakla birlikte, tecridin var olduğunun kabul edilmesi ve somut bir adım olması niteliğiyle önemli olduğunu vurguladı. Bu hakkın uygulanması için TAYAD'lıların bir kez daha Ankara Abdi İpekçi'ye gideceğini anlatarak sözlerini tamamladı.
Behiç Aşcı'nın ardından konuşan TUYAB'dan Semiha Köz ve İHD İstanbul Şubesi'nden Ümit Efe kanunların ve genelgelerin keyfi uygulandığına değinerek tecritin hukuki bir dayanağının olmadığını söylediler.
Mehmet Esatoğlu (Tecrite Karşı Sanatçılar): "Ne Gerekirse Yapacağız"
Esatoğlu kendilerine sanatçı olarak Nazımları, Rıfat Ilgazları ve Sabahattin Alileri örnek aldıklarını söyleyerek başladı konuşmasına. Behiç Aşcı'nın ölüm orucu direnişiyle birlikte duyarlı sanatçılardan bir platform oluşturduklarını söyledi. Sanatçılar olarak tecrite karşı yaptıklarını anlatan Esatoğlu bundan sonra da ne gerekirse yapmaya hazır olduklarını söyledi.
Üçyüzden fazla kişinin katıldığı sempozyum 18 Kasım günü TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nde sempozyumun sonuç bildirgesinin açıklanacağı basın toplantısının duyurusu ile sona erdi.
Sonuç Bildirgesi:
Sempozyumun, TAYAD, TUYAB, İHD İstanbul Şubesi, TOHAV, THİV, Dünya Doktorları (MDM); ÇHD İstanbul Şubesi, Tecrite Karşı Sanatçılar, Yunanistan Mahkeme Çalışanları Federasyonu (ODYE) tarafından imzalanan ve 18 Kasım'da TMMOB'da açıklanan sonuç bildirgesinde şu talepler sıralandı:
• Tecrit bir işkencedir. Ve kesinlikle yasaklanmalı ve ortadan kaldırılmalıdır...
• Bu süreç içinde, ilk adım olarak; haftada 10 kişi 10 saat sohbet hakkı uygulanmalıdır...
• Keyfi uygulamalara ve disiplin cezası uygulamalarına, hak ihlallerine, işkence ve kötü muameleye son verilmeli, sorumluları cezalandırılmalıdır...
• Bu uygulamaların engellenmesi için, içinde demokratik kitle örgütü, meslek odaları ile tutsak yakınları temsilcilerinin de yer aldığı, "izleme kurulları" oluşturularak, denetlenmesine olanak sağlanmaladır
ozgurluk CHE-hresi-
*
-
Burç : Hayvan :
Doğum tarihi : 25/10/83 Yaş : 41
Nerden : özgür bir gelecek
Mesaj Sayısı : 4
Puan : 5719 Rep : 1
Kayıt tarihi : 09/04/09
:: Devrimcilik :: Tecrit
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz